Devrimci İradenin Göstergesi 1 Mayısa İş Bırakarak Gelmek mi? (Yayımlanma: Mayıs 2000)

0

[Aşağıdaki yazı Köz gazetesinde, 2000 yılı Mayıs ayında yayımlanmıştır.]

Yükselen bir sınıf hareketinin hayalini kuranları en çok sevindiren gelişmelerden biri de önceki senelerle kıyaslandığında 2000 1 Mayıs’ına iş bırakarak gelen işçi sayısının artışı oldu. Buna göre iş bırakmalar artık tabanın da kaynamaya başladığının göstergesiydi. Sendika bürokrasisi artık işçileri oyalayamıyordu. Özellikle reformistlere göre içinden geçtiğimiz 1 Mayıs’ı öncekilerden ayırt eden bu sınıf dinamiğiydi. Söz konusu iş bırakma eylemleri sınıfın belleğine kazınmış bir kazanç olarak sayılabilirdi.

Oysa tüm bu iddiaların gerçekle uzaktan yakından bir ilişkisi yok. İş bırakma eylemleri egemen sınıfların kendilerine biçtiği uzlaşmacı rolü daha iyi oynamaya gayret eden sendikacıların 1 Mayıs’ın içini boşaltma yolundaki mücadelesinin önemli adımlarından biri olarak kabul edilmelidir.

Korporatizm devletin kendini tüm toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri çözen tarafsız bir hakem olarak göstermek istediği bir düzenleme olarak kabul edilebilir. Aslına bakılırsa TC yıllardan beri korporatist bir söylem tutturmuştur. Ancak devletin yalnızca kendisinin bir de sendika bürokratlarının inandığı bu söyleme toplumsal meşruiyet kazandırma yolunda attığı somut adımlar bugünkü durumun yeni kısmıdır. Üstelik korporatizmin bu çeşidi daha tehlikelidir, çünkü sendikal kurumların artık iyice aşınmış olmasından ötürü daha önce de belirttiğimiz gibi onların işlevini reformist partiler üstleneceklerdir. Bunun gerçekleşmesi elbette bir adımda olacak bir şey değil, reformist partilerin iyiden iyiye terbiye edilmeleri gerekiyor.

Reformist partilerin böyle bir terbiyeyi yarı-gönüllü olarak kabul edeceklerinin tek göstergesi bu partilerin kendi kimliklerinden taviz vererek 1 Mayıs kürsüsünden işçi sınıfının uyutulmasına yönelik girişimlere katılmasından ibaret değil. Bu partilerin kendilerinin oluşturduğu sendikal platformların hem siyasal hem de sendikal düzlemde neye hizmet ettiklerine bakmak reformist partilerin istikrarlı Türkiye’deki yeni işlevleri hakkında fikir sahibi olmaya yeterli olacaktır.

Bugün bu platformların tek işlevi tabandan baskı üretmektir. Sendikal platformları kuran devrimciler, bir de «namuslu ve devrimci sendikacılar» tabanı kızıştıracak onu bilinçlendirecek böylelikle bu platformlara katılanların bağlı bulunduğu resmi sendikalara karşı taban örgütlenecektir. Devrimci enerji egemenlerin sendika bürokrasisine biçtikleri rolün yerine getirilmesi için sarf edilecek böylelikle alanda ayrı kortej oluşturmaya, siyaset yapmaya fırsat kalmayacaktır.

En devrimcisi İEP de dahil olmak üzere bu platformların başına gelebilecek, kendileri açsından, en olumlu şey, sıkı pazarlık yapan ve egemenlere demokrasinin erdemlerini hatırlatan birliklere dönüşmektir. Ama kesinlikle daha fazlası değil.

Paylaş