Sınıf Hareketinde Paris Komünü Öncesi Kadının Yeri

0

Bu yazının orijinali Mayıs 2002 tarihli Komünist Köz gazetesinin 22.sayısında yayımlanmıştır

İşçilerin uluslararası örgütlenmesi yönündeki ilk girişim İngiltere’deki Çartist harekettir. İlk siyasi işçi hareketi de sayılabilecek olan bu hareket, İngiliz siyaset geleneğinden esinlenerek 1837’lerde gelişmiştir. Kıta Avrupa’sında başlayan uluslararası örgütlenme girişimi ise Komünistler Birliği’ne dönüşecek olan,1836’taki Haklılar Birliği’dir. Bu örgüt ise, mülteci Alman devrimcilerin kurduğu Horlananlar Birliği’nden gelmektedir. Bu örgütün tüzüğünün ilk maddesi bize cinsler sorununa bakış hakkında yeterli bilgiyi vermektedir.

“1. Alman Horlananlar Birliği alman erkeklerinden oluşan bir birliktir.”

Haklılar Birliğinin, siyasal eylem anlayışı Babeuf-Blanqui geleneğine bağlıydı. Zaten o sıra Avrupa’da başka tür örgütlenme anlayışı da yoktur. Haklılar Birliği de, Horlananlar Birliği gibi komplocu-tertipçi bir gizli örgüttü. Haklılar Birliğinin ilk maddesi de kadın sorununa yaklaşımını özetlemektedir.

 “Madde 1. Alman Haklılar Birliği Almanlardan yani Alman diline ve töresine bağlı olan erkeklerden oluşur.”

Haklılar Birliği, Marx ve Engels katılımıyla Komünistler Birliği’ne dönüşür. Komünistler Birliği, Marx’ın içinde bulunduğu ve marksist temellerde kurulmuş ilk uluslararası işçi örgütüydü. Marx tarafından kaleme alınan tüzük “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin” cümlesiyle başlıyordu. “Bütün insanlar kardeştir,” şiarının yerini alan bu şiar, işçi sınıfının niteliğini ilan etmekteydi. 1848 Şubatı’nda yazılan -Komünist Manifesto- örgütün manifestosu olarak kabul edilmişti. O zamana kadarki türlü sosyalizm akımlarının tanımlanması ve eleştirisi Komünist Manifesto’da yer almaktadır. Bu bakımdan Komünistler Birliği kuruluşu ve Manifesto’nun kabulü daha önceki sosyalizm akımıyla ayrışmanın dönüm noktasıdır. 1852 yılında karşıdevrim dalgasının baskıları nedeniyle, Komünistler Birliği kendini fesheder. Komünistler Birliği’nin kapatılmasından sonra geçen 12 yıl sonra, 1864’te Avrupa ülkesinden işçi örgütlerinin temsilcileri Enternasyonal İşçi Derneği’ni kurar. Enternasyonal’i Komünistler Birliği’nden ayıran yanı öncekine göre çok daha heterojen bir yapı olması ve görece daha büyük, yaygın olmasıdır. Marksistlerin dışında geniş bir yelpaze vardır. Başta Proudhoncu Fransız anarşistleridir. Bunlar kadın haklarının ve sendikal mücadelenin reddi noktasında lasalcılarla hemfikirdirler. Bunların solunda da darbeci ve komplocu bir anlayışla devleti ele geçirmeyi öne çıkaran Blankistler vardır. Blankistler bilfiil Enternasyonalin içerisinde yer almamışlardı; fakat önemli bir etkileri vardı. Daha sonraki yıllarda Bakunin ve onun taraftarı olan anarşistler de katılır.

Ferdinand Lasalle, ADAV’ın (Alman İşçileri Genel Birliği) başkanıdır. Lasalcılar, erkek proleterlerin sanayide kadınların çalıştırılmaması isteğini kurumsallaştırırlar. ADAV’ın 1867’de oylanan kararlarından birinde şöyle denmektedir:

“Kadınların büyük sanayide atölyelerde istihdam edilmeleri, çağımızda hakların kötüye kullanılmasının iğrenç bir örneğidir. İğrenç çünkü işçi sınıfının yaşam koşullarını düzeltmiyor, tersine ve işçi kadın nüfusu son derece yoksullaşmış olduğu için, ailenin ortadan kalkmasına neden oluyor; bu ailenin sahip olduğu son birkaç ahlaki yararı da yok ediyor. Bugün kadın emek gücü piyasasını genişletme girişimleri her zamankinden daha büyük bir enerjiyle reddetmek gerekir. Bize gereken sadece, sermayenin egemenliğinin ıskartaya çıkartılmasıdır.”

Bu akım, aile reisi için tüm ailesini geçindirecek kadar ücret talep etmek gerektiğini söylüyor. Böylece kadının sınai üretime girme eğilimine karşı konulacağı düşünülmektedir. Kapitalizmin kadınların da ücretli işçiliğini zorunlu kıldığı yasaları kavrayamamışlardır.

Pierre Joseph Proudhon, Fransız anarşizmin babasıdır. Kadınlarla ilgili görüşleri anti-feministtir. Kadını doğal olarak zayıf görür ve bunu da kadınların fiziksel güçsüzlükleriyle ve cinsel ilişkideki pasiflikleriyle açıklar. Her iki cins için kendine göre sayılardan oluşturduğu bir sistemle, erkeğin kadına oranla üçte iki oranında üstün olduğunu söylüyordu. Bu üstünlük öğrenme kapasitesi, potansiyel ve buna benzer konularda da geçerliydi.  Proudhon kadına sadece iki mesleğin uygun olduğunu ve bunlarında ev kadınlığı ve cinsel fuhuş olduğunu söyler. Kadın sadece çocuk doğurma işleviyle vardı ve başka varolma nedeni olamazdı. Kadın eşitliğini savunan kişilere -cahil hadım-diyor ve bu kişilerin ruh sağlığından şüphe ediyordu. Kadınlarla ilgili Proudhon’un asıl düşüncelerini kendine ait bir kaç cümleyle özetleyebiliriz.

 “erkeğe özgü bir nitelik ve ona eşitlik eden soyutlama, genelleme, yaratma ve kavramlaştırma güçlüdür; çocuklar, hadımlar ve kadınlar bu yetilere sahip değildir…

… bunun kaçınılmaz sonuçları serbest aşk, evliliğin mahkum edilmesi, kadınlığın küçümsenmesi, kıskançlık  erkeklere duyulan gizli nefret ve üstüne üstlük geri dönüşü olmayan bir şehvet düşkünlüğü olacaktır. İşte özgür kadınların değişmez felsefesi

Özgürlük rüyası gören her kadın ruh sağlığını, zekasının parlaklığını ve kalbinin bakirliğini yitirmiştir.”

Paris Komünü’nde önemli olan bir isim de Louise Michel’di. Proudhonculuğun anarjist düşüncelerinin bir çoğuna katılan Louise Michel, özerk bir Komün yönetimi ve kadınların eşitlik mücadelesi konularında ondan ayrılır. Louise Michel, Komünün ilan edilmesinden sonra, Kadınlar Birliği Merkez Komitesini kurmuştur. Parisli kadınların, Versailles’la girişmek istedikleri barış görüşmelerine karşı “hayır! Parisli işçi kadınları barış değil, kanlarının son damlasına kadar savaş istiyor” mesajlı bildiriyi yazmıştır. Proudhon’un kadınlarla ilgili düşüncelerine karşın şunları söylemiştir:

“Erkek hangi kesimden olursa olsun, hep efendidir. Biz kadınlar onunla hayvanlar arasında yer alan ayrı bir tür sayılırız. Proudhon kadınları ev kadını ve fahişe olmak üzere ikiye ayırmıştır. Acı içinde itiraf ediyorum biz, çağlar boyunca bu hale getiren, başka bir kasta dahiliz. Cesaretimiz varsa bu patalojiktir, bazı bilgileri kolayca öğrenirsek, bu da patalojik bir durumdur. Ben bütün hayatımca buna güldüm. Bugün artık, yanlışlığı ileride anlaşılacak olan bütün hatalar gibi buna da gülüp geçiyorum.”

Karl Marx ve Freidrich Engels I. Enternasyonal’de, kadınların siyasi ve ekonomik haklarını, Fransa’da anarşist Proudhon’un ve Almanya’da Lassalle’ın tutumlarına karşı sonuna  dek savundular. Bunun içindir ki Marx, Engels ve Bebel’e göre kadınların kurtuluşu ancak proletaryanın kurtuluşunun doğuracağı bir sonuç olabilirdi. Agust Bebel, sanayi toplumunda kadınların durumunu ve sosyalizm içindeki yerini sistematik inceleyen ilk marksist sosyalisttir. Bebel Kadın ve Sosyalizm adlı yapıtında, Marx ve Engels’e göre daha fazla kadının -özgül ezilmişliği- üzerinde durmuştur.

“Proleter olarak sömürülüp sömürülmediği meselesinden bağımsız olarak  kadın, özel mülkiyet üzerine kurulu bu dünyada cinsiyeti ile belirlenen bir yaratıktır. Ve kadının yolu üzerinde erkeğin bilmediği bir yığın engel ve yasaklar vardır.”

1875’te, Gotha’da kurulan Alman Sosyalist İşçi Partisi içerisinde kadın sorunu üzerine ateşli tartışmalar yapılır. Muhafazakar kanat kadınların sanayide istihdamının yasaklanmasını, radikal kanat ise kadınlara oy hakkı talebinin partinin programına konulmasını talep ediyordu. Kadınlara oy hakkı verilmemesi gerektiğini savunanlar, kadınların oy veremeyecek kadar geri kalmış olduklarını ve sosyalistlere değil gericilere oy vereceğini düşünüyorlardı. Bebel bu iddiayı  şöyle yanıtlar:

“Hasselman kadınların yeterince kültürlü olmadığını düşünüyor, ama aynı şeyi erkek işçiler için de iddia edenler var… bir hak varsa kullanılabilmesi, etkilerini görmek için de fırsat yaratılması gerekir.”

I.Enternasyonal içerisindeki politik eğilimlerden bahsettikten sonra, bu eğilimlerin I. Enternasyonal içerisinde, alınan kararlardaki ağırlıklarına bakmak gerekir. Tartışma konuları; mesleki örgütlenmenin nasıl olması gerektiği, kooperatifçilik, çalışma saatlerinin ayarlanması, kadın ve çocuk emeğinin sömürülmesi, askerlik ve düzenli orduya bakış vb. açılan tartışmalar Enternasyonal kongrelerinin gündemini doldurmaktaydı. Cenevre’deki birinci kongrede kadın sorununa ilişkin olarak alınan önemli karar şudur:

“Kadınların çalıştırılması fiziki, ahlaki ve toplumsal bakımdan bir yozlaşma ilkesi olarak ve kapitalist sınıfın maneviyat bozucu araçlarından biri olarak şiddetle mahkum edilmelidir. Kadın doğadan belirli fonksiyonlar almıştır; yeri aile içindedir.”

Alınan bu kararda hakim eğilimin Proudhocu olduğu açıkça hissedilmektedir. İkinci kongre 1867’de, Lozan’da yapılır. Bu kongrede tartışılması gereken sorunlar maddeler halinde belirtilmişti. Bu sorunlardan beşinci sorun ise, toplumsal fonksiyonlar, toplum içinde erkek ile kadının rolü, çocukların eğitimi, öğrenim özgürlüğüydü. Ancak bu sorunlardan sadece eğitim konusu üzerine bir kaç karar alınmış, kadın ile erkeğin toplumdaki yeri sorunu tartışılmadan ve hiç bir karara bağlanmadan geçilmiştir. Bkz., a.g.e., s.104 Üçüncü kongre 1867’de Lozan’da yapıldı. Bu kongrede de kadınlarla ilgili hiçbir karar alınmamıştır. Yanız bu kongrede Bakunin’in bildirisi önemlidir. Kongreye, Cenevre’de Bakunin tarafından yayınlanmış olan Rus sosyal demokrasisinin programı gönderilir. Bu bildirinin belli başlı noktaları şunlardır:

“Halk kütlelerinin fikri kurtuluşu ve halkın ekonomik ve sosyal hürriyeti adına şunları istiyoruz:

1. Miras yoluyla geçen mülkiyetin ortadan kaldırılması

2. Kadınların siyasi ve sosyal haklarının, erkeklerin hakları ile hukuki bakımdan tamamen eşit hale getirilmesi

3. Evliliğin, dini, siyasi, hukuki ve medeni bir kurum olarak ortadan kaldırılması.”

Ancak bu maddelerin hiç biri tartışma gündemine geçmemiştir. Aynı zamanda Bakunin taraftarları her ne kadar böyle bildiri göndermişseler de, Enternasyonal içerisinde Lassalcılarla aynı zeminde durmuşlardır. Enternasyonal’in dördüncü kongresi1869 yılında Bale’de olur. Bu kongrede diğer kongrelerdeki gibi bazı temel sorunlar merkezinde kaldı. Eylül 1871’de yani Komüncülerin verdiği savaşlardan dört ay kadar sonra Enternasyonal’in beşinci konferansı Londra’da açıldı. Paris Komünü kongreye etkisini oldukça hissettirmişti. Bu kongrede Karl Marx’ın önerisiyle tüzük yeniden çevrildi. Yine Marx tarafından sunulan başka bir  teklifte, Enternasyonal içerisinde kadın bölümlerinin olmasıdır.

“Konferans, genel Konseyin teklifine dayanarak, işçiler arasında, kadın bölümlerinin kurulmasını tavsiye eder. Şüphesiz ki, bu, karma bölümlerin kurulmasını asla engellemeyecektir.”

Marx, Komündeki  kadınların üzerinde durur ve karma bölümlerin asla vazgeçilmemesi gerektiğini ancak sadece kadınların üye olduğu bölümlerin kurulması gerektiğinin bir zorunluluk olduğunu belirtir. Görüldüğü gibi ancak beşinci kongrede, kadınlara yönelik karar tartışmaya sunulmuştur. Bunun en büyük nedeni de Paris Komünü’dür.

Paylaş