Kobané’de IŞİD, Türkiye’de AKP – Kobané’ye Destek İçin AKP’ye Karşı Kitlesel Seferberlik

0

Bu yazı Ekim 2014 Tarihli KöZ gazetesinin 1. özel sayısında yayımlanmıştır.

Kobané aylardır kuşatma altında. IŞİD üç taraftan kuşattığı Kobané’yi teslim almak istiyor. Aç ve susuz bıraktığı Kobané’nin üstüne tanklarla, roketatarla, zırhlı araçlarla yürüyor. Kobané’nin kuzeyi de IŞİD’in başlıca destekçisi AKP hükümeti tarafından kuşatılmış durumda. Ama Kobané’nin ezilenleri her türlü mahrumiyete karşın IŞİD’e geçit vermiyor. Bugüne kadar üstüne yürüdüğü her şehri silah üstünlüğüyle günler hatta saatler içinde teslim alan IŞİD Kobané’ye giremiyor.

Kobané’de savunulan devrimdir. IŞİD Kobané’ye giremiyor çünkü Kobané sadece bir direniş değil. Kobané sadece bir şehrin kendini savunması değil, Kobané sadece bir halkın kendini savunması da değil. Kobané’de Rojava Devrimi savunuluyor. Düne kadar kimlik kâğıtları bile olmayan Kürtler Temmuz 2012’den beri diğer kökenlerden emekçilerle birlikte Rojava’da kendi ifadeleriyle “özerkliklerini” ilan ettiler. Güvenliğini kendilerinin sağladıkları, yönetiminin her aşamasına kendilerinin katıldığı kantonlarda kendilerini yönetiyorlar. Kobané ise Rojava’nın en önemli kantonlarından biri. Tam da bu yüzden Kobané’nin emekçileri IŞİD’e karşı ölümüne direniyorlar.

IŞİD’in Kobané’yi hedef seçmesinin nedeni Rojava Devrimi’dir. IŞİD’in cihat çağrılarına aldanmamalı. IŞİD Esad yönetimini de, İran ve Irak hükümetini de kâfir ilan ediyor. Ama IŞİD bu hükümetlere saldırmıyor. Teokratik, Siyonist İsrail Gazze’de binlerce Müslümanı katlediyor. IŞİD İsrail’i hedef bile almıyor. IŞİD ve arkasında duran eski BAASçı güçler Rojava’nın üzerine yürüyor çünkü Rojava’da kendi imkânlarıyla kendini savunan bir “özerk yönetim” var. IŞİD ve destekçileri Rojava’daki devrimi boğmak istiyor.

ABD Kobané’nin kuşatılmasına karşı değil. Bir numaralı karşı devrimci güç olan Amerikan emperyalizmi de elbette Rojava’daki devrimin boğulmasını istiyor. Rojava’nın varlığı Amerika’nın Esad’a karşı kurmuş olduğu koalisyon için en büyük pürüzlerden biriydi. Bugün de Amerika Suriye ile ilgili barış masasına oturduğunda masada kendisiyle pazarlık yapacak bağımsız üçüncü bir güç istemiyor. Bu yüzden de Amerika Rojava’daki devrimin boğulmasını, en azından örselenip Rojava’nın Amerika’ya bağımlı hale gelmesini amaçlıyor.

AKP Kobané’nin dördüncü tarafını kuşatan güçtür. AKP Kobané’deki kuşatmadan sadece memnun değildir, aynı zamanda bu kuşatmanın en örgütlü ve en sinsi tarafıdır. AKP Türkiye’yi IŞİD için asker deposuna ve eğitim kampına çevirdi. AKP, IŞİD’e tırlarla cephane ve mühimmat taşıdı. Şimdi de aynı AKP hükümeti Kürtleri birbirinden ayıran Suriye sınırını zırhlı araçlarla kapatmış, Rojava’ya yönelik her türlü desteğin önünü kesiyor. Bugün AKP Rojava’ya yönelik bir kuşatma olduğunu inkâr etmek için sürekli Türkiye’den Kobané’ye giden battaniye sayılarını veriyor. Bugünkü kuşatmanın asıl amacının Kuzey ve Güney’deki Kürtlerin Kobané’ye geçmesini, Kobané’yi birlikte savunmasını engellemek olduğunun üzerini örtüyor.

AKP’nin Kobané’ye destek için öne sürdüğü koşullar, AKP’nin karşı devrimci politikalarını sergiliyor. Rojava’da kimliği bile olmayan Kürtler ayağa kalkmıştı, başta Erdoğan olmak üzere tüm AKP’liler Kobané adını bile telaffuz etmiyor, bölgeden Ayn-ül Arab diye söz ediyor. Hükümetin başı Davutoğlu “Kobané’ye var gücümüzle yardım ediyoruz” derken hükümetin sözcüsü Arınç bu desteğin hangi koşula bağlı olduğunu açıklıyor: “Kanton yönetiminden vaz geçin, Amerikancı Özgür Suriye Ordusuna katılın…” Oysa tam tersine şimdi kimi ÖSO bileşenleri aktif olarak Kobané’ye destek vermeye başlamakta. Buna rağmen AKP sinsice Kürtlere Rojava Devrimi’ni teslim etme çağrısını yükseltiyor.

Bugün emekçi ve ezilenlerin ödevi Rojava Devrimi’ni savunmaktır. Rojava emekçilerin, ezilenlerin ayağa kalkışının canlı kanıtı, ezilen ulusların ancak emperyalistlerden ve gerici diktatörlüklerden uzak durduklarında özgürleşebileceğinin en somut örneği. Rojava mezhepsel ve etnik boğazlaşmaların yaşandığı Ortadoğu’da her kökenden emekçinin egemenliği ele aldıklarında barış içinde kardeşçe yaşayabileceğini gösteren umut ışığıdır. Daha da önemlisi Rojava, bugün tüm Ortadoğu’ya devrim dalgaları yayan en önemli odaktır. Aralarındaki anlaşmazlıklar ne olursa olsun tüm karşı devrimci güçlerin, sessiz bir ittifak içinde Rojava’nın üzerine çullanmaları bundandır. Her kökenden ve kimlikten emekçiler ve ezilenler de aynı nedenden ötürü, aralarındaki farklılıkları önemsemeden Rojava Devrimi’ne sahip çıkmalı, Kobané’yi savunmak için harekete geçmeli.

Kobané emperyalistlere çağrılar yapılarak savunulmaz. Tersine Rojava’ya uluslararası koalisyonun müdahalesini savunmak intihar olur. Her şeyden önce bünyesinden IŞİD’i çıkaran El-Nusra’yı palazlandırma fikrinin babası zaten AKP değil, ABD’dir. AKP ise bu gerici güçlerin arasından IŞİD’i yaratıp Rojava Devrimi’nin üzerine salınmasında baş aktörlerden biridir. Bugünkü çatışmalar kimseyi yanıltmamalıdır. Zaten şimdilik, daha çok IŞİD’i kontrol altında bir yerele sınırlamanın ötesine geçmeyen hava bombardımanları dışında hiçbir emperyalistin IŞİD’i tamamen dağıtıp ortadan kaldırmak üzere bölgeye doğrudan müdahale niyeti yoktur. Böyle bir müdahale olduğunda da atılacak ilk adımın çatışmaları durdurma adına Rojava’daki devrimci güçlerin silahsızlandırılması olacağı kimseyi şaşırtmamalıdır.

Kobané AKP hükümetine çağrılar yaparak savunulamaz. AKP’ye tutumunu değiştirmesi için çağrılarda bulunmak zaman kaybıdır. Zira AKP’nin tutumu belli. Kendisi çözüm sürecini barış ve kardeşlik sözleriyle cilalarken Kürtlerin üstüne yürüme ödevini de IŞİD’e vermiştir. Eğer gerekli tepki gösterilirse AKP’nin bu tutumunu değiştireceğini ummak nafiledir. Bu türden tepkiler sınırdan geçen battaniye vb. “insani yardım” sayısını belki arttırır ama Kürtlerin IŞİD’e karşı birlikte savaşmasını engelleyen kuşatmayı kaldırmaz. Bu da IŞİD’in Rojava etrafındaki kıskacının daralması anlamına gelecektir.

CHP’ye yakınlaşarak Kobané’ye destek olunmaz. AKP’nin oyalama taktiklerine olduğu kadar CHP’nin Kobané meselesinde AKP karşıtı sözlerine de kanmamak gerekir. Aylardır AKP’ye karşı eleştirel tüm demeç ve raporlarına karşına CHP’nin Türkiye sınırındaki kuşatmanın kaldırılması yönünde tek bir talebi bile olmadı. CHP Kobané’ye destek eylemlerinden bir tanesine bile katılmadı. Kılıçdaroğlu her ağzını açtığında Kürtleri sokaktan çekilmeye çağırıyor. Buna karşılık Türkiye’nin Kobané’yi işgal etmesi için yeni bir tezkere önerisinde bulunuyor.

Kobané otobüslerle sınıra giderek savunulamaz. Bu tür eylemlerin sembolik anlamı vardır. Ancak bugün Kobané’de savaşanların ihtiyaç duyduğu şey sembolik eylemler değil, somut siyasal bir destektir. Bu desteği sağlamanın birinci adımı Kobané konusundaki en bilinçli kesimleri kendileri açısından bilinmeyen bir alana gruplar halinde taşımak değildir. Bu kesimleri yaşadıkları ve çalıştıkları alanlarda ilişkide bulundukları kesimleri harekete geçirmek için seferber etmektir.

Kobané’yi savunmak için Türkiye’de AKP’ye karşı mücadele etmek gerekir. Kürtlerin Kobané’deki düşmanı IŞİD ise Türkiye’deki düşmanı da IŞİD’in hamisi AKP’dir. IŞİD’e Türkiye’nin desteğinin kesilmesi için atılması gereken ilk adım Türkiye sınırındaki AKP kuşatmanın kaldırılmasıdır. Kaderini IŞİD’in Kürtleri terbiye etmesine bağlamış olan AKP hükümetinden kurtulmadan bu kuşatmayı kaldırmanın yolu yoktur.

Hâlihazırdaki eylem dalgası Kürtlerin AKP’ye karşı öfkesini gösteriyor. Rojava Devrimi’nin başından beri çözüm sürecinin cilasını döküyor. Kobané karşısında takınılan tutum ise AKP’nin Kürt Sorununu Kürtleri silahsızlandırıp, örgütsüzleştirip, teslim alarak çözmek istediğinin en açık kanıtı. İçinde bulunduğumuz eylem dalgası ise Kürt kitlelerinin AKP’nin politikalarına karşı öfkesini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ancak bu eylem dalgası sadece Kürtlerin meşru tepkisini değil aynı zamanda Kürt kitlelerinin AKP hükümetinin altını oyabilecek bir güce sahip olduğunu da sergiliyor. Diyarbakır’dan Bağcılara uzanan eylemlerin seyrini belirleyecek soru da tam da bu noktada karşımıza çıkıyor. Bu güç nasıl kullanılacak? Kobané’ye destek eylemleri AKP’ye karşı bir pazarlık unsuru mu olmalı yoksa AKP’nin düşüşünü hazırlayan yolu mu açmalı? Önümüzdeki dönemki gelişmeleri bu soruya verilecek yanıt belirleyecektir.

Eylemleri AKP’ye karşı pazarlık unsuru olarak kullanma tercihi emekçilerin ellerini kollarını bağlar. Bu yöntemi izlemek eylemleri dehşet uyandırıcı, istenmeyen gelişmeler olarak gösterip, AKP’ye “bu yolda devam ederseniz daha beteri olur” çağrısında bulunmak anlamına gelir. AKP’nin izlediği yol belli olduğuna göre AKP ile bu eksende pazarlık yapmak AKP’ye zaman kazandıracak, Kobané’deki karşı devrimci kuşatmanın rahat bir nefes almasını sağlayacaktır. Ama böyle bir pazarlık niyeti aynı zamanda Türkiyeli ezilenlerin kendi ellerini kollarını bağlamaları anlamına gelir. Zira eylemleri ürkütücü gelişmeler olarak göstermek aynı zamanda “biz de bu eylemlerin olmasını istemiyoruz” anlamına gelecek, emekçilerin hak aramadaki en önemli silahını gönüllü olarak teslim edecektir.

Eylemleri AKP’ye karşı mücadelenin bir basamağı olarak görmek gerekir. Bu yol tutulduğunda söz konusu eylemleri emekçilerin geri kalan kesimlerini kapsayacak şekilde genişletmenin yolları aranacaktır. Bu yolu izleyenler eylemlerin meşruluğunu üstüne basa basa savunacak, varoşlara dalga dalga yayılan bu eylemlerin sürekliliğini sağlamaya ve bu eylemleri daha da kitlesel bir şekilde örgütlemeye çalışacaklardır. Devrimci tutum da budur.

Eylemleri yaygınlaştırıp kitleselleşmek için hedef tahtasına AKP’yi yerleştirelim. Gezi Ayaklanması Türkiye tarihinin en kitlesel ve yaygın ayaklanmasıydı. O güne kadar birbiriyle hiçbir şekilde bir araya gelmemiş kesimleri Haziran 2013’te buluşturan şey, Gezi’nin hükümet karşıtı bir ayaklanma olmasıydı. Bugünkü eylemlerin güçlenip, Kobané’deki kuşatmanın kaldırılmasına varan bir yol izlemesi de ancak bu eylemlerin de hedef tahtasına 12 Eylül dönemine rahmet okutan OHAL uygulamalarını getiren AKP’yi ve Erdoğan’ı yerleştirmesine bağlı.

Rojava Devrimi’ne Sahip Çıkalım! Kobané’de kuşatılan Rojava Devrimi’dir. Rojava Devrimi’nin yanında saf tutup Kobanéye destek olalım. AKP’ye karşı ezilenlerin kitlesel eylemlerini büyütelim.

Kürtlere Özgürlük Orta Doğu’ya Barış!
Rojava Devrimi’ne Destek İçin
AKP ile Birlikte 12 Eylül Rejimini Çöpe Göndermek İçin
Varoşlarda Birleş Alanlarda Devleş!

Paylaş